Evime yakın iki okul var. Her ikisinin hoparlörlerinden de, müdürlerin karne töreni konuşmaları duyulabiliyor. Eski bir tabuta çivi çakar gibi konuşuyorlar. Bir vaaz edasıyla. Sözlerin içinde hayat yok. Büyük egemenin küçük taslakları gibi. Dikteci. Buyurgan. Zeka bezdirici.
Nihat Genç hastaneye yatırılmış. Söylemleriyle ısıttıkları da var yaktıkları da. Ama her durumda dürüst bir ateş parçası olduğuna kuşku yok. Şifa diliyorum.
*Sezai Karakoç'un bir uygarlığı şiirde tekrar inşa edişinde;
*Cemal Süreya'nın 'Türk aşkı'nı Karacaoğlan'dan bu güne taşıyışında;
*Turgut Uyar'ın, geleneksel öznenin üzerine yığılan modern zamanın curufatını filtreden geçirişinde;
Şiirimizin hamlesi ve hayata müdahale gücü var.
Savaşlar artık bir Tarantino filmi gibi olup bitiyor. Şenlik halinde izlediğimiz, görsel bir şölen. Baudrillard'ın Körfez Savaşı sırasında söylediği gibi: 'Ortada bir savaş yok, televizyonlarda canlı izlediğimiz bir seyirlik var.' İnsanın insana yabancılaştığı vahşi bir zirve bu.
Türk klasiklerini yeniden okuma serüvenimin 'kabuk kısmı' üzerine birkaç cümle. Türk Edebiyatı:
*19. yy'ın sonundan itibaren dünya çapında metinler çıkarmış.
*Değişmekte olanı sezmiş ve hemen Türkçenin büyütecine tutmuş.
*Siyaset ve bürokrasi gittikçe edebiyatın gerisinde kalmış.
Kahire Uluslararası Kitap Fuarında bu yıl edebiyatımızı temsilen yapılan konuşmanın ana metni.
"Dijital ağlarla birbirine geçen dünyada, kültürümüzün alacağı şekil bir muamma. Bu muammayı görünür kılmak için de sanata ve edebiyata ihtiyacımız var.
Şeref Bilsel, bu şiiri Kazım Koyuncu ölmeden önce yazmış ve ona ithaf etmişti. Şeref'in sesinden de dinlemiştim. Şimdi Nevzat Karakış bestelemiş. Koyuncu'ya rahmetle.
Rüşvetin bir geçim ve zenginleşme yolu haline geldiği bir ülkede, sadece muhalif siyasi parti belediyelerini rüşvetle suçlamak karanlığı azaltmıyor tersine daha bir koyulaştırıp genişletiyor.
Son 20 yılda, "din sektörü"nün idaresiyle geçen dönemde yaşanan sekülerleşme, Cumhuriyet devrimleri yoluyla on yıllarca uygulanmaya çalışılan sekülerleşmeyle kıyaslanmayacak bir boyuta ulaştı.
Karşı Roman üzerine:
"Roman boyunca sarışınlık ve karaşınlık (esmerlik) durumlarının -tarihsel ve sosyolojik karşılıkları üzerinden- kurgunun ana izleğini oluşturduğunu söyleyebiliriz."
bit.ly/406OgRo
Ali Ayçil
Ne zaman bir SETA raporu okusam, batılı uzmanların dili ve üslubuyla karşılaşıyorum. Bu kurumun "Türk aklı" ve "Türkçe fikretme"ye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.