🔥The 9th Round of Easy Loan, Earn $40 Reward is in progress❗️ ⏰ Promotion Period: January 15th - Feburary 15th, 2025 👉 Register now and check more details at gate.io/campaigns/358

Her konuda bir şey söylemem gerekmiyor, diyorum. Ama bu mantığın sorunlu bir tarafı var. Yanlış! İşimiz bunun üzerine. Yine de ayıplanmayı göze alarak ısrar ediyorum. Bilhassa bilmediğim konularda bir şey söylemek istemem. Şimdi gelelim bu alengirli girizgâha ne gerek olduğuna...

İktidardakiler kamu yararından bahsetmeye bayılır. Peki onların sözlüğündeki bu “kamu yararı” ne demek? Senin için neyin daha iyi, daha yararlı olduğunu sen bilemezsin ben bilirim, demek. 🙃 Oysa gelinen duruma bakılınca kendileri için bile neyin daha iyi, daha yararlı olduğunu

Merak etmeyin, yalnız değilsiniz! İnsan hakları örgütü Freedom House, 1995’te yalnızca 9 ülkede demokrasinin gerilediğini rapor etmişti. 2010’a gelindiğinde 40 ülkede gerileme görüldüğünü kaydetti. Yani özgür seçimlere dayalı demokrasilerin sayısı 116’ya düşmüştü. Meğer onlar iyi

Elk geyiklerini bilir misiniz? Bugün geyik yapıyoruz efendim, geyik ve hayvancılık. Videoya takılmayın, ilgisiz. Videodaki arkadaşım Guillaume Verdin üç buçuk asırdır besicilik yapan bir aileden. Ferme de Clavisy’nin sahibi. Çok başarılı. Bu etler de en lüks restoranlara gidiyor.

Bakın hele! Koyun çayları dertleşeceğiz şimdi. Her sabah aynı güne uyanıyormuş gibi mi hissediyorsunuz? 🧐 Haber programlarında hipertansiyona bağlı deformasyon riski, şu veya bu siyasi süreçlerde kutuplaşma ve kronik kandırılma endişesi, siyasiler ekranlarda diskur çekerken

Memleket tek bir insan olsaydı ve bugünkü şikâyetlerle bir psikiyatra başvursaydı ne olurdu, diye sormuş ve bildiğiniz gibi teşhisi bir önceki paylaşımda yazmıştık. Tedavi bugüne kalmıştı. Teşhis de tedavi de konunun uzmanlarından, dünya çapında ve kimisi de hocam, şimdi

Umut arayışına, umut ihtiyacına çok laf ediyorum, farkındayım. Dedim ya, ben gıcığım! 😊 Eh bir de sinirleniyorum yahu. Fakirin ekmeği olmasından değil, bir bağımlılık olmasından. 🤨 Umudu herkes sever. Ama yoksa da yoktur. Yoğurt değil ki bu, buzdolabından alıp patlıcanın yanına

Bakar mısınız! Ne yapıyorsanız biraz durun, bir şey söyleyeceğim... 😉 Çetin Altan’ın “Dünyada Bırakılmış Mektuplar” kitabında şöyle bir anekdot var: “Ünlü Sovyet yazarı Cengiz Aytmatof İstanbul’a geldiğinde kendisine sormuştum, sizin Kırgızistan’da kaç yazar var, diye. Elli tane

Yüzyılın başında siyasi liderler hep daha idealist ve inanmış insanlardı. Büyük savaşlar, krizler görmüşlerdi. İnsanın en iyi ve en kötü yanlarının ortaya döküldüğü cephelerde yıllarını geçirmişlerdi. O zor zamanları anlayış, tevazu ve olgunluktan dokunmuş bir elbise gibi

Bana, “Sende yüksek beklentilerden doğan bir dar kafalılık var” diyebilirsiniz. Sorun yok, bunlar kavgada söylenebilecek şeyler. 😉 Kavga kaba bir şey gibi gelebilir ama bir iletişim hatta anlaşma yoludur da. Ben lüzumu halinde severim bile. “Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği”nin

Size bir sır vereceğim. Ama önce biraz geveleyip tadını çıkaracağım. 😊 “Benimle mezara gidecek” demenin “hepsini görevim bittiğinde bir kitapta yazacağım” demekten daha erdemli sayıldığı Türkiye’de sırlar insana epey ilgi çekici gelir. 🧐 Çok sır varmış gibi görünür. Aslında o

Korkmayın! Korktuğunuz şeylerin pek çoğu başınıza asla gelmeyecek. İnsanlar bugünlerde belki hiç olmadığı kadar fazla korkuyla baş etmek zorunda. 🫣 Üstelik bunların bazısı engelleyemeyecekleri nedenlerden kaynaklanıyor. Mesela başta bunları eleyebilirsiniz, çünkü korksanız ne

Herkes ne çok şey biliyor! Peki öyleyse neden bu haldeyiz, aşırı bilmekten mi? Bilmediği şeylerden dolayı insanın başı derde girmez, bildiğini sandığı ama yanlış bildiği şeylerden dolayı girer. Bunu söyleyen Mark Twain’i tanımıyor olabilirim ama insanları tanırım. 😉 Sonuçta

Farkında mısınız? Normalleşme sözcüğünü yıllardır giderek daha fazla duyduğunuzu fark etmemeniz normal değil. Şu veya bu ülkeyle normalleşme, siyasette normalleşme, falanca sorunla ilgili normalleşme, ekonomide normalleşme derken liste uzar gider. Ama bir sorun var.

Alman siyaset felsefecisi Hannah Arendt’in dediği gibi “iyi insan olmak dünyanın iyi olmasını sağlamayabiliyor.” İnsanın tabiatında iyimserlikle kötümserlik arasında öyle ince bir çizgi var ki. Mesela Peyami Safa (1899-1961) ölmeden önce boğazından kan geldiğinde “İşte bu fena”

Konuştuklarım duyulmuyor mu? Duyulmasın! Damlalıklardan bahsediyorum, arkada görünüyor zaten. Yazmak daha güzel. 😉 İyimserlik, bazı koşullarda işe yarayabilir. Bilhassa kötümser olmanın faydasız ama pek yaygın olduğu durumlarda ve şartlar hâlâ kötümserlerin düşündüğünden iyiyse.

Savaş ve barışın, bir anlamda hayatın sırrını veriyorum efendim. Hazır mısınız! 🤨İnsanlık, orta gelir tuzağı gibi bir orta barış tuzağına düştü. 😉Gerçek, büyük, topyekün bir savaşı (major theatre war) başlatabilecek ve sürdürebilecek, muhtemel yıkımını göze alabilecek bir

Tarih, onu yazan kalemler kadardır aslında. En çok gözden kaçansa yapılanlar değil de yapılmayarak tarihi değiştiren şeyler olur. 😉 Ülkemizin klostrofobik gündemi sizi korkutmasın. Kafamızı kaldırıp bakınca yapılan ve yapılmayanlarla dünyanın alıştığımız halini köklü biçimde

Bir kulak verin komşular! Bakın ne diyeceğim... 😉 Videoda gördüğünüz Bruno’dur, eski arkadaşım. Restoranında pişirdiklerini kendi yetiştirenlerdendir, aslen bir deniz çiftçisi. Bana da pek çok şey öğretmiştir. 🙏 Öğrenmek demişken, insanlık tarihinde muhtemelen ilk kez yeni

Ortalama bir yuvarlak solucan ömrünün 18’inci gününde yaşlı, sarkık, miskin ve kırış kırış görünür. 20’nci gündeyse bu yaratık büyük ihtimalle ölür. 🙃Tabii Cynthia Kenyon’ın solucanlarından biri değilse... Anne Underwood bir keresinde böyle demişti. Anne, gazeteci arkadaşım.